Göçlerin, Savaşların ve Aşı Karşıtlığının Etkileri: Çocuklarımızı Nasıl Korumalıyız?

Son yıllarda ülkemizde ve dünya genelinde yaşanan göçler, savaşlar ve ekonomik sıkıntılar, demografik yapıları derinden etkiledi. Bu durum, özellikle çocuklarımızı ve ergenlerimizi olumsuz etkiliyor. Beslenme bozuklukları, bağışıklık sistemindeki zayıflamalar, stres, anksiyete ve depresyon gibi sorunlar artarken, hareketsiz yaşam tarzı da hastalıkların yayılmasını hızlandırıyor.

Aşılama sayesinde geçmişte yok edilmiş bazı hastalıklar, bu karmaşık koşullar nedeniyle yeniden endişe verici bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Çiçek, kızamık ve çocuk felci gibi hastalıklar, geçmişte aşılama yoluyla ortadan kaldırılmıştı. Ancak bugün, bu hastalıkların geri dönüş yapmasının nedenlerinden biri de artan "aşı karşıtlığı."

Geçmişten Ders Almalıyız

1960'lı ve 1970'li yıllarda, her 1000 yenidoğan bebekten en az 100'ü bir yaşına gelmeden hayatını kaybediyordu. Aşılamanın yaygınlaştırılması ve çeşitli önlemler sayesinde bu oran 2-3'e kadar düşürüldü. Anne sütüyle beslenme, düzenli sağlık kontrolleri ve yaşa uygun aşı uygulamaları, bebeklerin sağlıklı bir şekilde hayatta kalmasını sağladı. Gelişen tıbbi teknoloji ve enfeksiyon önlemleri de önemli bir rol oynadı.

Ancak COVID-19 pandemisiyle birlikte, medya ve sosyal medyada yayılan yanlış bilgi ve komplo teorileri, vatandaşlar arasında gereksiz bir paniğe neden oldu. Bu durum, aşılamanın ve hijyen kurallarının hastalıkların yayılımını önlemedeki kritik rolünü göz ardı etmeye yol açtı.

Aşılamanın Önemi ve Sağlık Bakanlığı

Hijyen kurallarına uyum ve etkin aşılama, hastalıkların yayılmasını önlemenin en etkili yollarıdır. Sağlık Bakanlığı'nın, CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi) örneğinde olduğu gibi, kalıcı ve sürekli bir bilim kurulu oluşturarak toplumun doğru ve şeffaf bilgiye ulaşmasını sağlaması hayati önemdedir.

Geçmişte olduğu gibi, Hıfzı Sıhha Kurumu'nun yeniden canlandırılması ve ülkemizin kendi aşılarını üretmesi, toplumda güvenin tesis edilmesine büyük katkı sağlayacaktır. Tüberküloz, çiçek, sıtma, kolera, çocuk felci, difteri ve daha birçok hastalıkla etkin mücadele vermiş olan bu kurum, yeniden işlevsel hale getirilmelidir.

Periyodik Aşılamalarla Hastalıkları Önleyebiliriz

1976 yılında, basit bir yara izi bırakıyor diye çiçek aşısının uygulanmasına son verilmişti. Ancak periyodik aşı uygulamaları günümüze kadar devam etseydi, bugün "Maymun Çiçeği" hastalığı gibi durumlar karşısında bu kadar endişe duymuyor olacaktık. Benzer şekilde, tüberküloz aşısının (BCG) periyodik olarak tekrarlanması gerektiğini düşünüyoruz. Tek doz aşının bu hastalığı önlemede yeterli olmadığı görülüyor.

Çocuk felci vakalarının ise komşu ülkelerde arttığı gözlemleniyor. Bu nedenle, ergenlik ve yetişkinlik döneminde de periyodik aşılamaların yapılması gerektiği kanaatindeyiz.

Toplum Sağlığının Temel Taşı

Aşılar, koruyucu ve önleyici tıp hizmetlerinin vazgeçilmezidir. Yaşam boyu devam eden bu süreç, sosyal sorumluluğu da beraberinde getirir. Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) giderek, çocuklarınızın yaşlarına uygun aşıları yaptırmanız son derece önemlidir. Özellikle 8-18 yaş aralığında Hepatit A, Hepatit B, çocuk felci, boğmaca, difteri, tetanoz, su çiçeği, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, menenjit ve HPV (rahim ağzı kanseri) aşılarının yapılması kritik önemdedir.

Ay Koleji Sağlık Birimi olarak, bilim temelli düşünceyi benimseyen, doğanın dengesini gözeten ve tüm canlıların yararını önceleyen bir nesil yetiştirme misyonumuzla, sağlıklı günler diliyoruz.

Dr. Osman Ayataç
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
30 Ağustos 2024